31 mart vakasi ne demek?

31 Mart Vakası

31 Mart Vakası, Osmanlı İmparatorluğu'nda 13 Nisan 1909 (Rumi takvimle 31 Mart 1325) tarihinde meydana gelen, Meşrutiyet karşıtı bir ayaklanmadır. İstanbul'da patlak veren bu olay, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra ortaya çıkan siyasi ve toplumsal gerginliklerin bir sonucu olarak değerlendirilir.

Nedenleri:

  • Meşrutiyet Karşıtlığı: Bazı kesimler, meşrutiyet rejimine ve getirdiği yeniliklere karşıydı. Bu kesimler, eski düzeni ve padişahın mutlak otoritesini geri getirmek istiyordu.
  • Ordudaki Huzursuzluk: Ordu içinde alaylı subayların (eğitim almamış, kıdem yoluyla yükselmiş subaylar) tasfiye edilmesi ve yerine mektepli subayların (modern askeri okullarda eğitim almış subaylar) getirilmesi, alaylı subaylar arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı.
  • Siyasi Çekişmeler: İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidardaki etkinliği ve diğer siyasi gruplarla olan rekabeti, ortamı germişti.
  • Dini Motivasyonlar: Şeriat isteyen bazı gruplar, meşrutiyetin İslam'a aykırı olduğunu savunarak halkı kışkırtıyordu.

Gelişimi:

Ayaklanma, Taşkışla'daki askerlerin isyanıyla başladı. İsyan kısa sürede yayıldı ve İstanbul'da kontrolü ele geçiren isyancılar, şeriatın yeniden uygulanmasını ve meşrutiyetin kaldırılmasını talep ettiler. Hükümet istifa etmek zorunda kaldı.

Hareket Ordusu:

Ayaklanmayı bastırmak ve düzeni yeniden sağlamak amacıyla Selanik'te bulunan ve çoğunluğu İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne bağlı subaylardan oluşan Hareket Ordusu, komutanı Mahmut Şevket Paşa ve kurmay başkanı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde İstanbul'a doğru harekete geçti.

Sonuçları:

Hareket Ordusu, İstanbul'a girerek isyancıları kısa sürede etkisiz hale getirdi. Ayaklanmanın bastırılmasının ardından sıkıyönetim ilan edildi ve sorumlular yargılandı. Sultan Abdülhamid II, ayaklanmaya destek verdiği gerekçesiyle tahttan indirildi ve yerine Mehmed Reşad (V. Mehmed) tahta geçirildi.

Önemi:

31 Mart Vakası, İkinci Meşrutiyet döneminin en önemli olaylarından biridir. Meşrutiyet rejiminin korunması ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarını pekiştirmesi açısından kritik bir dönüm noktası olmuştur. Ayrıca, ordu içindeki siyasi etkinin artmasına ve sonraki dönemlerde yaşanan askeri darbelerin önünü açmasına da zemin hazırlamıştır.